Dini bilgiler

DİNİMİZİSLAMTR-Dinimiz Hakkında Herşey...

Peygamber Efendimiz

İslam Dini
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Resulullah efendimizin, hicretin onbirinci yılı, Safer ayının yirmi yedinci günü, mübarek başı ağrımaya başladı. Kendisinden sonra, Ebu Bekri Sıddıkın halife seçilmesi için, vasiyet yazdıracağını bildirip kalem getirilmesini emir buyurdu. Hazret-i Abdurrahman emirlerini yapmaya giderken (Sonra getirirsin, şimdi dursun!) buyurdu ve mescid-i âlem minbere çıkıp Eshabına nasihat verdi ve helalleşti. Sonra, Ebu Bekri Sıddıkın üstünlüğünü, kıymetini, kendisinden çok hoşnut olduğunu bildirdi. Birkaç gün sonra hastalık arttı. Ensar-ı kiram, çok üzüldü.

Hazret-i Abbas’ın oğlu Fadl ile Hazret-i Ali bu hâli Resulullah efendimize haber verdi. Merhamet buyurarak, sıkıntıya katlanıp ve bu ikisinin koltuğuna girip tekrar mescid-i şerife gelip minbere çıktı. Ensara dönüp buyurdu ki:

(Ey Eshabım! Benim ölümümü düşünüp telaş ediyorsunuz. Hiçbir peygamber, ümmeti arasında sonsuz kaldı mı ki, ben de sizin aranızda sonsuz kalayım? Biliniz ki, ben Rabbime kavuşacağım. Size nasihatim olsun ki, Muhacirin büyüklerine saygı gösterin!)

Sonra, (Ey Muhacirler! Size de vasiyetim şudur ki, ensara iyilik edin! Onlar size iyilik etti. Evlerinde barındırdı. Geçinmeleri sıkıntılı olduğu halde, sizi kendilerinden üstün tuttular. Mallarına sizi ortak ettiler. Her kim, Ensar üzerine hakim olur ise, onları gözetsin, kusur edenleri olursa affetsin. Allahü teâlâ, bir kulunu dünyada kalmak ile, Rabbine kavuşmak arasında serbest bıraktı. O kul, Rabbine kavuşmak istedi) buyurdu.
Devamını oku »

 

Hamd, Allahü teâlâya mahsustur. Ona hamd eder, Ondan bağışlanmak diler ve Ona tevbe ederiz. Nefslerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından Allahü teâlâya sığınırız. Allahü teâlânın doğru yola ilettiğini saptıracak, saptırdığını da doğru yola iletecek yoktur. Şehadet ederim ki, Allahü teâlâdan başka ilah yoktur. O, birdir. Onun eşi, ortağı yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed [aleyhisselam] Onun kulu ve resulüdür.

Ey Allah’ın kulları! Size, Allahü teâlâdan korkmanızı ve Ona itaat etmenizi vasiyet ederim.

Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyin! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluşamıyacağım.

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz [Mekke] nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da böyle mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur.

Eshabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bu günkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski dalâletlere dönüp de birbirinizin boynunu vurmayın! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.
Devamını oku »

 

Sual: Peygamber efendimizin isminin, mukaddes kitaplar dedikleri Tevrat ve İncil’de geçtiği, Kur’anı kerimde bildirilmiş midir?
CEVAP
Evet, bildirilmiştir. Allahü teâlâ, bütün din kitaplarında, (bir son Peygamberin geleceğini) ve bu son Peygamberin insanları en doğru yola, hidayet yoluna koyacağını beyan etmiştir. Bu ifade, hem Tevrat’ta, hem de, birçok değiştirmelere rağmen, İncillerde vardır. Şöyle ki, Yuhanna İncilinin 16. babının 12. ve 13. âyetlerinde, (Benim size söyleyeceğim pek çok şeyler vardır; fakat siz henüz bunlara tahammül edemezsiniz. O geldiği zaman, sizi her gerçeğe ulaştıracaktır) denilerek Muhammed aleyhisselamın geleceği bildirilmiştir.

Barnabas İncilinin 72, 96, 136, 163. kısımlarında, Hazret-i İsa havarilerine dedi ki:
(Bir son Peygamber gelecek, ismi Ahmed olacak, o gelinceye kadar bozulacak olan İncili tekrar düzeltecek ve yeni bir kitap getirecektir.) 

Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki
(Meryem oğlu İsa, “Ey İsrail oğulları! Ben size Allah’ın peygamberiyim. Tevrat’ın tasdikçisi ve benden sonra gelecek bir peygamberin müjdecisi olarak geldim ki, o peygamberin ismi[Muhammed ismiyle aynı manada olan] Ahmed’dir” demişti. Ancak, o resul, kendilerine burhanla [vesikalarla, delillerle, mucizelerle] geldiği zaman, bu apaçık büyüdür, sihirdir dediler.)[Saf 6]

Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Habeşistan’a giden Eshab-ı kirama, Necâşi dedi ki: Görür gibi bilirim ki Muhammed aleyhisselam Allah’ın peygamberidir. O, hiç şüphesiz İsa aleyhisselâmın müjdelediği insandır. Eğer hükümdarlıkta bulunmak yüzünden halkın işini yüklenmemiş olsaydım elbette ona gider, onun ayakkabılarını taşırdım.) [Ebu Davud]

 

Evini süpürür, koyununu sağar, ayakkabısının söküğünü diker, çamaşırını yamar. Hizmetçisiyle birlikte yemek yer, onun işine yardım eder. Çarşıdan, pazardan öteberi alıp eve getirir. Fakirle, zenginle, büyükle, küçükle karşılaşınca, önce selam verir. Tokalaşmak için, elini önce uzatır. Irk ve renk ayrımı yapmaz. Her kim olursa olsun, çağırılan yere gider.

Güzel huyludur, İyilik etmesini sever. Herkesle iyi geçinir. Güler yüzlü, tatlı sözlüdür. Söylerken gülmez. Mütevazıdır. Üzüntülü görünür. Heybetlidir, yani saygı ve ciddiyet hâsıl eder. Nazik ve cömerttir. İsraf etmez. Herkese acır. Kimseden bir şey beklemez.

Hayâsı çoktur. Biriyle tokalaşınca, o kimse elini çekmedikçe, elini ondan ayırmaz. Az konuşur. Gayet açık ve metotlu konuşur, kolay anlaşılır. Küçük bir çocuk elini tutup bir iş için götürse, birlikte gider, işini görür.

Hizmetçisi, (10 yıl hizmet ettim. Bir kere bana öf demedi. Şunu niçin böyle yaptın diye sormadı) diyor. Kâfirlerin yok olması için dua etmesi istenildiği zaman. (Ben, lânet etmek için değil, herkese iyilik etmek için dua ederim) diyor.
Devamını oku »

 

Sual: (Fatiha suresinde, yalnız Allah övülüyor, peygamber övülmüyor. Namazda Peygamberi övmek, yani namazda Salli Barik salevatlarını okumak şirktir) diyenler oluyor. Peygamberi övmek niye şirk oluyor ki? O zaman Ettehıyyatü’yü okumak da mı şirktir? Ayrıca birçok ayette de Resulullah övülüyor. Bu âyetleri zammı sure olarak okumak da mı şirktir?
CEVAP
Herkes kendi anladığına göre Kur’an-ı kerimden mânâ çıkarmaya kalkarsa, ortaya insan sayısı kadar din çıkar. Görüldüğü gibi, insan kendi aklına göre hareket ederse, hâşâ, Kur’an-ı kerimdeki ayet-i kerimeleri okumaya bile, şirk diyebiliyor. Kur’an-ı kerimde zamm-ı sure olarak okunmayan âyet-i kerime yoktur. Mesela şu âyet-i kerimeler zamm-ı sure olarak okunur. Üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Resulüm biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]

(Resulüm elbette sen en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 4]

(Senin şânını, şöhretini yücelttik.) [İnşirah 4]
Devamını oku »

 

 

 

 


126 ziyaretçikişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol