Dini bilgiler

DİNİMİZİSLAMTR-Dinimiz Hakkında Herşey...

Sunnet ve bidat nedir

İslam Dini
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Sual: (Fitne zamanında sünnetimi terk edebilirsiniz diye bir hadis yoktur; aksine fitne zamanında sünnete sarılana yüz şehit sevabı var diye hadis var. Sünnete uymak hiç fitne olur mu? Asıl, sünneti terk etmek fitnedir. Mesela sarıkla, çarşafla, şalvarla gezmek gerekir) diyenler oluyor. Sünnete uymak mı, yoksa uymamak mı fitne olur?
CEVAP
Sünnete değil, yerine göre farza uymak bile fitne olur. Aşağıda bu hususlar vesikalarıyla açıklanmıştır. Sünnet ikiye ayrılır:
1- Sünnet-i hüda: İslam dininin şiarıdır, başka dinlerde yoktur. (Redd-ül-muhtar)
2- Sünnet-i zevaid: 
Peygamber efendimizin, ibadet olarak değil de âdet olarak devamlı yaptığı şeylere denir. Zevaid sünnetleri terk etmek mekruh değildir. Peygamber efendimizin giyiniş şekli, sarık sarması, iyi şeyleri yapmaya sağdan başlaması gibi şeyleri sünnet-i zevaiddir. (Redd-ül Muhtar)

Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Farza bağlı olan ve olmayan sünnet vardır. Farzdaki sünnetin aslı Allah’ın kitabındadır. Bu sünneti, [sünnet-i hüda’yı] almak hidayet, terki ise dalalettir. Diğer sünneti [sünnet-i zaide’yi]almak fazilet, terki ise günah değildir.) [Taberani]
Devamını oku »

 

Sual: Bid’at ehli bazı kimselerin sapıklıklarını söyleyince, “Ölülerin kötü tarafı söylenmez. Ayrıca gıybet de olur” deniyor. Fakat bu bid’at ehli şahıslar, başta Hazret-i Osman olmak üzere Eshab-ı kiramın çoğunu kötülüyorlar. Eshab, bizim ölülerimiz değil mi, onları kötülemek gıybet değil mi?
CEVAP
Bid’at ehlini kötülemek gıybet olmaz. Gıybet, bir kimsenin gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir. Harbilerin ve bid’at sahiplerinin ve açıkça günah işleyenlerin bu günahlarını ve zulmedenlerin ve alış verişte hile yapanların bu fenalıklarını müslümanlara duyurarak, bunların şerrinden sakınmalarına sebep olmak ve müslümanlığı yanlış anlatanların bu iftiralarını söylemek gerekir, gıybet olmaz (Redd-ül-muhtar c.5, s.263)

Eshab-ı kirama dil uzatanlar, ölü olsun, diri olsun, bunları açıklamak, gıybet olmaz, aksine dinin emrine uymak olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bid’atler çıkıp, Eshabıma kötü söz söylendiği zaman, doğruyu bilen, herkese söylesin! Allahü teâlâ, bildiği [ve gücü yettiği] halde doğruyu söylemeyen böyle âlime lanet eder.) [Deylemi]

Eshab-ı kiramın hepsi Müslümandır. Bizim ölülerimizdir. Hiç kimsenin onları tenkit etmesi caiz olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ölülerinizi hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini açıklamayın.) [Tirmizi]
Devamını oku »

 

Bazı kimseler, globalleşme adına, tevhid adına, kitap ehli ve bid’at ehli hakkında ya hiç yazı yazmamalı veya gayet light yazmalı, kâfire açıkça kâfir, fahişeye açıkça fahişe denmemeli diyorlar. Din kitaplarında da, (Hıristiyan ve Yahudi kâfirlerine kâfir dememeli, çünkü onlar, kendilerini kâfir olarak bilmiyorlar) deniyor. Bu ifadeleri ne kadar yumuşatırsak yumuşatalım, kitaplılar [Hıristiyanla Yahudiler] ve kitapsızlar [ateistler] memnun olmaz. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:

(Sen, onların dinine uymadıkça, Hıristiyanlarla Yahudiler senden asla razı olmazlar. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın [bildirdiği İslamiyet] yoludur. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyarsan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.) [Bekara 120]

Âyet-i kerimenin muhatabı bütün Müslümanlardır. Allahü teâlâ Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar Müslümanlardan razı olmaz buyururken yani bu ilimler bize gelmişken, hâlâ onlarla sıcak diyaloga devam edersek, âyet-i kerimede de bildirildiği gibi, Allah’ın dostluğunu bırakmış oluruz.

Hâşâ Allahü teâlâ yanlış söylemez. Kitap ehline kucak açıp, kiliselerine, havralarına da gitsek, sizin mazlumlarınız Cennetliktir de desek, onlar Müslümanlardan razı olmazlar. O halde onlara yaranmaya çalışmak, dinden taviz vermek çok yanlıştır.
Devamını oku »

 

Sual: Harac ve zaruret nedir?
CEVAP
İnsanın elinde olmayarak hasıl olan sebebe (Zaruret) denir.

Bir farzın yapılmasına mani veya haram işlemeye sebep olanı önlemenin meşakkatli, güç olmasına da (Harac) denir.

Tedavi edilemeyen şiddetli ağrı ve bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti zarurettir.

Birkaç örnek verelim:

Başı dönen, ayakta duramayan kimsenin oturarak namaz kılması zaruret olur. Gusledince hastalanma veya ölme tehlikesi varsa, gusletmemesi zaruret olur. Teyemmüm eder.

Şiddetli baş ağrısı, bir zarurettir. Bu başa el dokunduramamak haracdır. Bunun için, bu durumdaki kimsenin başını yıkaması veya mesh etmesi sakıt olur.

Kaide 1: İbadet yapmakta veya haramdan sakınmakta, harac olunca, harac bulunmayan başka mezhebi taklit etmek lazım olur.
Devamını oku »

 

Sual: Günümüzde unutulan sünnetler ve ihmal edilen farzlar nelerdir?
CEVAP
Sünnet iki türlüdür:
1- Sünnet-i hüda [Müekked sünnetler],
2- Zevaid sünnetler [Âdete bağlı sünnetler].

Unutulmuş bir sünneti meydana çıkarmak, çok kıymetlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana yüz şehid sevabı vardır.) [Hakim]

Unutulan müekked sünnetlerden bazıları şunlardır:
1- 
İki kişi de olsa, farz namazı cemaatle kılmak.
2
- Namazları sarık veya takkeyle kılmak,
3- Abdestte, eli ve ayakları üç defa yıkamak,
4- Abdest alırken başı kaplama mesh yapmak [Maliki ve Hanbeli’de farzdır],
5- Misvak kullanmak,
6- Kuşluk, Evvabin, Teheccüd, Tehiyyet-ül-mescid, Sübha namazı kılmak,
7- İstişare ve istihare yapmak,
8- Aksırınca Elhamdülillah demek.
9- Ödünç verirken iki şahit bulundurmak veya senet yazmak. Buna vacib diyen âlimler de olmuştur,
10- Sünnete uygun selam vermek, 
Devamını oku »

 
 
 

 

 

 

 

117 ziyaretçikişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol